Sigorta ve Risk Yönetimi Platformu

SRY Platformu ne yapar ?

Sigortacılık ve Risk Yönetimi alanındaki güncel gelişmeler, istatistikler , raporlar ve önemli makaleler bu platformda tüm okurların bilgisine sunulmuştur. Ancak akademik makalelerimiz koruma altında olup kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve paylaşılamaz. Makalelerimiz, röportajlarımız ve diğer yazılarımız blog kısmında paylaşılmaktadır.

Forum kısmında, sigorta ve risk yönetimi ilgili her çeşit soruya üyelerimizin vereceği yanıtlar ile sigorta bilincinin arttırılması hedeflenmiştir.

Sigorta ve Risk Yönetimi nedir?

Tarihler boyunca hayatın içerdiği bilinmezlik ve tehlikeler insanoğlunun pek çok maddi ve manevi kayıp yaşamasına sebebiyet vermiştir. Tehlikelere karşı doğan bu güvenlik ihtiyacı insanın en temel gereksinimlerinden biri olmuştur. Bu nedenle, Abraham Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde güvenlik ihtiyacı fizyolojik ihtiyaçlardan sonra 2. Sırada gelmektedir. İnsanlığın gelişimiyle birlikte güvenlik ihtiyacı daha da artmış ve bu ihtiyacı karşılamaya yönelik alternatif çözümler üretilmiştir. Bu bağlamda, kişilerin maddi veya bedeni kayıplarını karşılamaya yönelik en iyi çözüm sigorta olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim; sigorta, Latince’de “güvence” anlamına gelen “sicurta” kelimesinden türemiştir.

Tarihin çok eski dönemlerinde de sigortacılık faaliyetlerine rastlamamız mümkündür. İlkçağ’da eski Yunan ve Roma’da kişiler bir araya gelerek aralarından ölen kişilerin cenaze masraflarını karşılayabilmek için bir nevi havuz sistemi oluşturmuşlardır. Bu birlikler sigortacılığın ilk örnekleri olarak gösterilebilir. Öte yandan “deniz ödüncü” olarak bilinen ve ilk sigortacılık uygulaması olarak kabul edilen bu uygulamada gemi sahibi diğer gemi sahiplerden bir ödünç para almakta ve sefer salimen tamamlandığında diğer alınan borç, misli ile geri ödenmekteydi. Eğer gemi batarsa verilen ödünç para da ortadan kaldırılmaktaydı.

Dünya mal ticareti de geliştikçe bunun bir doğal sonucu olarak güvence ihtiyacı da artmıştır. Sigorta endüstrisi ile ekonomik büyüme tarihsel olarak iç içe gözükmektedir. Kişilerdeki sığınma, korunma ve güvenlik ihtiyacının bir yansıması olarak ortaya çıkan sigortacılık, ilk başlarda özellikle deniz ticareti açısından önem arz etmekle birlikte zamanla farklı dalları da içine alan bir sisteme dönüşmüştür. Bugünkü anlamıyla ilk sigorta poliçesi ise 23 Aralık 1347 yılında İtalya’nın Cenova Limanı’ndan Mayorka’ ya “Santa Clara” adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlenmiştir. 1666 yılındaki Londra büyük yangınından sonra deniz rizikolarının yanı sıra karada da sigortacılık faaliyetleri önem kazanmış ve yangın sigortaları branşında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 17-19. Yüzyıl döneminin modern anlamda ilk sigorta şirketlerinin oluşmaya başladığı dönem olduğunu söyleyebiliriz.

Öte yandan, sigortadan bahsedebilmek için teknik anlamda riskin ne olduğunu bilmemiz gerekir. Risk, gerçekleşmesi halinde maddi veya bedeni kayıp yaratacak tehlike olarak kabul edilebilir. Ancak Risk, Çince’de tehlike ve fırsat anlamlarına gelen yan yana iki farklı kelime ile ifade edilir. Dolayısıyla riskin sadece kaybın tehlikesi olduğu tanımı yeterli değildir. Fırsat riskleri de hayatımızda önemli rol oynamaktadır. Borsadaki pek çok yatırım veya kumar fırsat risklerine örnek verilebilir. Gerçekleşmeleri halinde zarar, gerçekleşmemeleri halinde kar veya ödül vardır. Risklerin türlerine göre yönetim metotları da değişmektedir.

Risk yönetimi kavramı ,  risklerin keşfedildiği ilk dönemle birlikte insanoğlunun yaşamında hep var olmuştur.  Sigortacılık, risklerin yönetim faaliyetlerinden sadece biridir. Dolayısıyla risk yönetimi , sigortadan daha geniş bir kavramdır ve hayatımızın her alanıyla ilgilidir. Örneğin kar yağarken daha sıkı giyinmek hasta olmamak için aldığımız bir önlem ve dolayısıyla bir risk yönetimidir. Yine iş yerinde kurallara uymamız ve düzgün bir çalışan olmaya çalışmamız sahip olduğumuz işi koruma adına geliştirdiğimiz bir risk yönetim şeklidir. Riskten kaçınmak, riski kabul etmemek, riski üstünde tutmak, riski azaltmak ve riski transfer etmek geleneksel risk yönetim şekilleridir. Günlük yaşantımızda pek çok risk için bu yöntemlerden bir veya birkaçını kullanırız.

Peki her risk yönetilebilir mi ? Hayır. Şiddeti ve oluşma sıklığı çok yüksek risklerin yönetilmeleri çok zordur ve bu riskler sigorta teminatı altına alınamazlar. Yine şiddeti ve oluşma sıklığı çok düşük riskler de sigorta konusu olamaz. Zira risklerin yönetim maliyeti açısından riskin buna değer olması beklenir. Son yıllarda özellikle sigortacılık sektöründe risk mühendisliği kavramı ortaya atılmış ve pek çok sigorta şirketi de bu oluşumu desteklemeye başlamıştır. İşin özünde risk mühendisliği, sigortacıların, riskler karşısında sigortalılardan topladıkları primlerin ilgili branştaki havuzun hasar/prim dengesine göre düşük kalması ancak piyasa rekabet koşulları da göz önüne alındığında prim artışı yaparak müşteri kaybetme riskini göze almak istememeleri ve bu nedenle üstlendikleri riski daha iyi tanımak, yerinde teftiş etmek, daha iyi değerlendirilip yönetmek istemeleri sebebiyle ortaya çıkardıkları bir risk yönetim şeklidir. Risk mühendisliği esasen hem sigortalı hem de sigortacı açısından avantaj yaratır. Risk mühendisinin tespit ettiği eksikler sigortalıya sunulur ve sigortalı hem kendi eksik yanlarını uzman biri aracılığıyla görmüş olacak hem de eksiklerini giderdiğinde kendi risklerini daha iyi yönetmiş olacak ve daha uygun şart ve fiyatla sigorta teminatı bulacaktır. Ancak bazen riski tamamen sigortacıya devretmek isteyen ve riskin yönetilmesi ile ilgili maliyete katlanmak istemeyen sigortalılar da olabilir. Bu durumda sigortalı ile sigortacının ortak bir noktada buluşması beklenir.

Risk yönetimi açısından üzerinde değineceğimiz bir diğer önemli konu siyah kuğu riskleridir. Siyah Kuğu Teorisi , Amerikalı bir matematikçi ve finansçı Nassim Nicholas Taleb tarafından 2007 yılında ortaya atılmıştır. Bu risklere siyah kuğu demesinin sebebi, Avustralya’nın keşfinden önce, tüm kuğuların beyaz olduğuna inanılması ve ilk siyah kuğu göründükten sonra deney ve gözleme dayalı bilginin de çözülebileceğini ve bilginin kırılganlığını ortaya çıkmış olmasıdır. Bütün kuğuların beyaz olduğunu ispat edebilmek için milyonlarca beyaz kuğu göstermek yeterli değildir, tek bir siyah kuğunun varlığı bile bu ispatı yok etmeye yeterlidir. Siyah Kuğu riskleri belirsizdir ve öncesinde geçmişe dayalı istatistik yoktur. Etkileri muazzam derecede büyüktür ve olduktan sonra bir daha siyah kuğu olmazlar. Tüm finansal krizler, I. ve II. Dünya Savaşı, pek çok teknolojik buluş siyah kuğu örneklerindendir. Bu tarz risklerin yönetilmesi zordur zira ne zaman ve nerde ortaya çıkacaklarını bilinemez. Olasılıksız görünen ve hesaba katılmayanın etkisi çok büyüktür. Ancak teorinin özünde yatan, bilmediklerimizi bildiklerimizden her zaman daha önemli kılmamız gerektiğidir. Dolayısıyla yaşamımızın her alanında siyah kuğuların da olduğunu ve ortaya çıktıklarında en az zararla karşılaşmak için neler yapmamız gerektiğini ön görmek de risklerin yönetimi açısından önemlidir.